ÇGD, 68 Kuşağı’nın bıraktığı miraslardan biridir | Çağdaş Dergi 4

ÇGD, 68 Kuşağı’nın bıraktığı miraslardan biridir

ÇGD (Çağdaş Gazeteciler Derneği) 1978 yılının 23 Şubat’ında gazetecilerin bağımsızlığı, temel hak ve özgürlükleri ve basında demokratikleşme mücadelesi hedefiyle yola çıktı. Aradan geçen 44 yılda basın iş kolu ve örgütlenmesine görüşleri ile katkı sundu, gazetecilerin örgütlenmesine öncülük etti; gözaltına alınan, tutuklanan, saldırıya uğrayan ve katledilen yüzlerce üyesiyle gazetecilikte inadın ve direncin adı oldu.

ÇGD’nin 44 yıllık tarihinde sorumluluk üstlenen, yönetimde yer alan, siyasi tarihe paralel örgütlü basın mücadelesine tanıklık eden meslek büyüklerimize, bugünlere nasıl gelindiğini anlatmaları için mikrofon uzattık; ÇGD Genel Merkez bünyesinde hazırladığımız podcastler aracılığıyla örgütün tarihinde iz bırakanları dinledik. Türk siyasi tarihine paralel sürdürülen tarihsel çalışmamız ilerleyen sayılarda da devam edecek.

1970’lerde Rüzgarlı Sokak ruhu

Çağdaş Dergi’nin bu sayısında, ÇGD’nin kurucu üyelerinden Mehmet Öztoprak, 18 yıl başkanlığını yapan Ahmet Abakay ve Bursa Şubenin kurucularından ve bir dönem başkanlığını yapan Bünyamin Tokmak’la gerçekleştirdiğimiz söyleşilerden ayrıntılara yer verdik.

Mikrofonu gazeteciliğe 1970’lerde Rüzgarlı Sokak’ta başlayan Mehmet Öztoprak’a uzattık. Öztoprak’tan Rüzgarlı Sokak ruhunu, ÇGD’nin kurulmasına ihtiyaç hissedilen politik ortamı ve kuruluş çabalarını dinledik:

“Dönemin Ankara Gazeteciler Cemiyeti yönetimiyle üyelik konusunda sıkıntılar yaşıyorduk. Sadece bu değil tabii; 1968 kuşağıyla başlayan, 70’lerde doruk noktasına ulaşan genç bir kesim vardı. Toplumun büyük kesimini arkasına katamadı ama topluma iyi bir çark oluşturdu, iyi bir öngörüyle sunumlar yaptı ama başarılı olamadı 68 Kuşağı. Ama bu topluma büyük bir miras bıraktı, o miraslardan bir tanesi de Çağdaş Gazeteciler Derneği’dir. İlk olarak üç kişi bir araya gelmiştik: Alaattin Orhan, Mehmet Genç, ben. Üçümüz oturduk konuşuyoruz, yoğun şekilde gençlik örgütlerinin de içinde bulunuyoruz. Hepimiz bir gençlik örgütü grubu içerisindeyiz; o sırada Türkiye İşçi Partisi ve Genç Öncü’nün üyesiydim. Çağdaş Gazeteciler Derneği de böyle bir grubun öngörüsüyle medyana geldi. Mehmet Genç arkadaşımız, Dev-Genç’i temsil ediyordu. Bir başka arkadaşımız ise TKP’yi. Hareketli ve mücadeleci gençliğin yansıması olarak değerlendirilebilir. O kesim itirazcıydı, şundan itirazcıydı: Yukarıda bir üst örgüt olarak Ankara’da görünen Gazeteciler Cemiyeti’nin üyeleri kolay ilişkiler sağlayıp, bu ilişkileri zaman zaman kendi çıkarlarına kullandıkları için, ya da genç, hevesli gazetecilerin önünü kesip bir tarafa atılmasına neden oldukları için buna karşı çıkıyorduk, karşı duruyorduk. Orada karşı duruyorduk, basın toplantılarında karşı çıkıyorduk, toplanıp kendi aramızda konuşuyorduk orada karşı çıkıyorduk. Her alanda biz bunların üzerine gitmeye başladık.”

“Özgür, bağımsız gazetecilik yapmak istiyorduk”

Çağdaş Gazeteciler Derneğinde ilk dönemi 27.06.1982 – 17.06.1989, ikinci dönemi 18.12.2005 – 22.04.2017 olmak üzere toplamda 18 yıl 3 ay 24 gün genel başkanlık yapan Ahmet Abakay ise ÇGD’nin kuruluşundan sonraki ilk yıllarını anlattı:

“Özgür, bağımsız gazetecilik yapmak istiyorduk. Niye Çağdaş kurudu, niye biz yer aldık: Diğer örgütler, mesela o dönem Ankara Gazeteciler Cemiyeti üye kabul etmiyordu gençleri, ‘muhalefet olur’ diye, ‘yönetimi’ değiştirirler diye ve iktidara yakın davranıyorlardı. Bağımsız gazetecilik yapan, özgür gazetecilik yapan, iktidarlardan daha bağımsız ve muhalefet yapabilen, gerçekleri yazmak isteyenlerin buluştuğu bir adresi oldu Çağdaş Gazeteciler Derneği. Onun için çekim merkezi oldu. Başka bir yerde Ülkücü Gazeteciler Derneği, o da zaten MHP güdümünde varlığını sürdürüyordu. Dolayısıyla Çağdaş Gazeteciler Derneği, o zaman gerçek anlamda bir çekim merkezi oldu.”

Bursa Şubenin kuruluşunda yer alan, bir dönem de Şube Başkanlığı görevini yürüten Bünyamin Tokmak’tan ise ÇGD’nin, kuruluşuna yönelik tartışmaları, yükselen itirazları dinledik:

“Çağdaş Gazeteciler Derneği bir tepkinin ürünüdür. Ankara Gazeteciler Cemiyeti bazı gazetecileri, özellikle genç ve kendini solda kabul eden gazetecileri üye almakta direniyordu. Onlar iktidara yakın bazı kazanımlar elde ediyorlardı, bu kazanımları paylaşmak istemiyorlardı hem de kendilerine göre homojen bir üye yapısı istiyorlardı. Çağdaş Gazeteciler Derneğinin kurulması aynı zamanda başka illerde de üye olmayı çok zorlaştıran cemiyetlere karşı bir kırılma yaşattı. Bunlar inatlarından zamanla vazgeçmek zorunda kaldılar. ÇGD ile birlikte bu dirençleri kırıldı. Sahada aktif olarak çalışan, kişisel menfaat ilişkilerine girmeyen, evrensel gazetecilik ilkelerini savunanlar Çağdaş Gazeteciler Derneği çatısı altında toplanmaya başladılar.”

“ÇGD’nin önce kuruluş ilkeleri belirlendi, ilkelerin peşinden gittik”

“ÇGD’nin kuruluşundan bugüne solda, sosyalist cephede konumlanmasının gazetecilikle çatışan ya da örtüşen yönleri nedir?” sorumuza ÇGD’nin eski yöneticilerinin verdikleri yanıtlar özetle şöyle:

Mehmet Öztoprak: Çağdaş Gazeteciler Derneğinin ilkeleri vardı. O ilkeleri itip ben yürüyorum denilemezdi. Önce o ilkeleri önüne alacaksın sonra yürüyeceksin. Gerçekten de öyle oldu. Çağdaş Gazeteciler Derneği önce ilkelerini koydu, ondan sonra o ilkelerin hayata geçirilmesi için yürüyüşe geçti. Bunun için darbe olabilir, başka özel şeyler olabilir, hayatın dayatmaları olabilir, basın sektöründe yer alan gazete sahiplerinin saldırıları olabilir, bunların hepsini karşılamak, bunlara karşı koymak ve ortak çalışma alanı oluşturmak için elinden gelen her türlü mücadeleyi ve yöntemi kullanmıştır, demokratik koşullar içerisinde kullanmıştır. Dayatma değil, örgütlenerek, örgütlülüğün gücünü ortaya koyarak kullanmıştır ve bunda da bence 70, 80 yıllarında çok müthiş başarılar elde etmiştir.

“Bağımsız gazetecilik ve özgür düşünceden yanaydık”

Ahmet Abakay: Dernek basın örgütüydü parti değildi tabii. O ayrımın bilincindeydik. Biz o zaman neyle uğraşıyorduk! Mesela biz Onur Ödülleri vermişiz, bu Derneğin çizgisinin göstergelerindendir. Ali Dinçer ‘’1 Milyon Çocuk Kitabı” yayınlattı, biz ona Onur Ödül verdik. Profesör Server Tanilli, faşistler tarafından kurşunlandı, biz ona 1982’de Onur Ödülü vermişiz. Ardından bir yıl sonra İlhami Soysal, sonra Gırgır dergisinden Oğuz Aral. Bunlar hepsi o dönemde Milliyetçi Cephe iktidarlarına muhalefet eden, çok değerli, kendi yaşamlarını ortaya koyan insanlar. Nadir Nadi’ye vermişiz; Aziz Nesin’e vermişiz 1985 yılında. Barış Derneğine vermişiz, o sıralar hedefti. DİSK’e vermişiz, basın ve demokrasiye katkısı nedeniyle. Mustafa Ekmekçi’ye aynı şekilde vermişiz. 1989’a İlhan Selçuk’a vermişiz. Özgür Gündem gazetesi kapatıldı, ona vermişiz mesela. Eşber Yağmurdereli’ye, “Barış İçin 1 Milyon İmza” girişimi için. Yaşar Kemal’e vermişiz, düşünce özgürlüğünü savunmadaki ödünsüz tavrından kaynaklı. Bunlar bir basın örgütünün kimliği, dünyaya bakışının ifadeleri. Bizim farkımız buradaydı; bağımsız gazeteciliği ve düşünce, ifade özgürlüğünü savunanlar bizim dostlarımızdı. Bizi de ayrıştıran, özel kılan da buydu zaten.

“Evrensel gazeteciliği savunduk”

Bünyamin Tokmak: Çağdaş Gazeteciler Derneğinin iç savaş konusunda, savaş kışkırtıcılığı konusunda, barış yanlısı olma konusunda, evrensel gazetecilik ilkelerine uyum gösteren, örtüşen ilkelerini bazı gazeteci arkadaşlarımız yanlış anladı, algılayamadı ya da sahip çıkmadılar. Onlar bir müddet sonra ÇGD’den ayrıldılar. Sonuçta bugün kalanlar yine Çağdaş Gazeteciler Derneğinin tüzüğünde yazan evrensel gazetecilik ülkelerini savunan arkadaşlar. Biz evrensel gazeteciliği savunduk. Sormayı, sorgulamayı, olması gerekenin yapılmasını hep istedik, ön planda tuttuk. Hangi iktidar gelirse gelsin, hep soran, sorgulayan, ister istemez muhalif kanalda yer aldık. Her zaman iktidarların, güç sahiplerinin, reklam verenlerin, patronların ya da silahlı kuvvetlerin, yani gücü elinde bulunduran sorgulayan olduk.

*ÇGD eski yöneticileri ile gerçekleştirdiğimiz podcast serisini derneğimizin internet sitesinden dinleyebilirsiniz. https://cgd.org.tr/

ÇAĞDAŞ_DERGİ 4.SAYI için buraya tıklayabilirsiniz.

ÖNE ÇIKANLAR

ÇAĞDAŞ DERGİ

BASIN AÇIKLAMALARI

EN SON...