Gazetecilik etiği: Zor ama mümkün | Çağdaş Dergi 4

Prof. Dr. Süleyman İrvan

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi

Akademisyen olarak iletişim fakültelerinde ders vermeye başladığım 1996 yılından beri en çok verdiğim ders gazetecilik etiğidir. Ayrıca yazdığım makaleler de ağırlıklı olarak gazetecilik etiği üzerinedir. Bu birikime rağmen gazetecilik etiği üzerine yazmanın hiç de kolay olmadığının farkındayım.

Bunun en temel nedeni şu: Aslında gazeteciliğin olduğu gibi her mesleğin etiği, etik ilkeleri var. Bu ilkeler mesleğin en doğru biçimde nasıl yapılması gerektiğini ortaya koyar. Ancak gazetecilik etiği alanı kanaatimce diğer mesleklerdeki gibi kolayca yorumlayabileceğimiz ilkelerden oluşmuyor. Gazetecilik alanında her sorun kendine özgü özellikler taşıyor ve dolayısıyla neyin doğru neyin yanlış olduğunu kolayca söyleyivermek mümkün görünmüyor. Örneğin aşı karşıtı bir mitingi haber yaparak mitingde söylenenleri aktarmak etik açıdan doğru mudur, yanlış mıdır?

Bir başka konu da, etik karar verirken ‘ilkelerden mi hareket edeceğiz’ yoksa ‘olası sonuçları öngörerek mi karar vermeliyiz’ meselesi. Ben derslerimde, gazetecilik alanında iki temel etik anlayış olduğunu; Immanuel Kant’a dayandırılan görevci etik anlayışın ilkelere göre hareket etmeyi önerdiğini; John Stuart Mill’e dayandırılan faydacı etik anlayışın ise sonuçlara göre karar vermenin daha doğru olacağını savunduğunu anlatıyorum.

Elbette her zaman bir üçüncü yol da söz konusu olabilir ve bir gazeteci pekâlâ hem ilkeleri göz önünde bulundurabilir hem de olası sonuçları dikkate alabilir. Ama gazetecinin öncelikle etik davranışı önemsemesi gerekiyor. Bir gazeteci etik ilkeleri lüzumsuz görüyorsa onunla etik tartışmaya girmenin bir faydası olmuyor.

 Gazeteciliğin misyonu: Gerçeği aramak ve aktarmak

Etik ilkelere göre gazeteciliğin en önemli misyonu gerçeği aramak ve aktarmaktır. Gazetecilik doğruları söyleme mesleği olarak tanımlanır ve kanaatimce gazeteciliği daha iyi anlatan başka bir tanım yoktur. Bu misyon çerçevesinde gazetecilik etik ilkelerini ele almak daha doğrudur.

Etik Gazetecilik Ağı kurucusu Aidan White, journo.com.tr’de Orhan Şener’in sorularına verdiği bir cevapta, “Ben dünyada 400 kadar etik kodu inceledim ve 5 temel ilke olduğunu gördüm. O temel ilkeler doğruluk, bağımsızlık, tarafsızlık, insanilik ve hesap verebilirlik olarak sıralanabilir” demektedir.

Ben de uzun süredir etik ilkeler üzerinde çalışan bir akademisyen olarak bu ilkelerin daha kapsayıcı olması gerektiğini ve 10 temel gazetecilik ilkesi olarak benimsenebileceğini düşünüyorum.

  1. Doğruluk: Gazeteciliğin kuşkusuz en önemlisi ilkesi doğruluktur. Çünkü nihayetinde her haber eninde sonunda doğruluk ile ilişkisi bağlamında tartışılıyor. Eğer bir haber doğru değilse zaten başka tartışmalara girmenin bir anlamı kalmıyor.
  2. Dürüstlük: Gazeteciliğin ikinci ilkesi dürüstlüktür. Bu ilke daha çok haber için bilgi toplama sürecinde gazeteciden beklentiyi ortaya koymaktadır. Haber kaynağına karşı dürüst olmak, kaynaklara verilen sözleri tutmak, gizli kaynakları korumak bu ilke çerçevesinde değerlendirilir.
  3. Editöryal bağımsızlık: Gazeteciliğin üçüncü ilkesi editöryal bağımsızlıktır. Her ne kadar büyük medya holdinglerinde gazeteci bağımsızlığı sorunlu görünüyorsa da, editöryal bağımsızlık özgür ve etik gazeteciliğin olmazsa olmazıdır. Bu kavram, gazetecinin haber yaparken herhangi bir dış etki altında kalmadan hareket etmesinin önemini anlatmaktadır. Böylece gazeteci çıkar gruplarına, reklam verenlere, patronaja karşı bir koruma kalkanı sahibi olmaktadır.
  4. Nesnellik: Gazeteciliğin dördüncü ilkesi nesnelliktir. Nesnellik ve tarafsızlık kavramları sıklıkla karıştırılıyor. Ben gazetecinin taraf olabileceğini, hatta insan hakları, savaş ve şiddet karşıtlığı gibi konularda taraf olması gerektiğini ancak nesnellikten de ödün vermemesi gerektiğini savunuyorum. Peki nedir o halde nesnellik? En basit anlatımla bir haberde aktarılan bilgilerin doğru olması anlamına gelir. Gazeteci taraf olduğu konularda haber yaparken bile gerçeği çarpıtamaz, olanı farklı gösteremez.
  5. Adil olmak: Gazeteciliğin beşinci ilkesi adil olmaktır. Adil olmak, tartışmalı konuları haber yaparken gazetecinin tüm taraflara hakkaniyetli biçimde yer vermesini, taraflardan birine haksızlık etmemesini anlatmaktadır.
  6. Zarar vermemek: Gazeteciliğin altıncı ilkesi zarar vermemektir. Bu ilkeyi çok önemsiyorum. Gazeteciler haber yaparken özellikle mağdur konumundaki bireylere zarar vermemeyi temel almak zorundadırlar. Çocuklara ilişkin haberlerde, şiddete, tacize, tecavüze uğramış kadınlara ilişkin haberlerde zarar vermeme ilkesi çok önemlidir. Gazetecinin ayrıca masumiyet karinesine uygun davranması gerektiği de ilke kapsamında değerlendirilmelidir.
  7. Cesaret: Gazeteciliğin yedinci ilkesi cesarettir. Özellikle araştırmacı gazetecilik açısından gerekli olan cesaret sayesinde gazeteci gizlenen gerçekleri gün yüzüne çıkarmak için çaba gösterebilir, korkmadan güç odaklarını karşısına alabilir.
  8. Barışçıl olmak: Gazeteciliğin sekizinci ilkesi barışçıl olmaktır. Her ne kadar tartışmalı bir ilke gibi görünse de, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından oluşturulan Gazetecilerin Hak ve Sorumlulukları Bildirgesi’nde de vurgulandığı gibi, “Gazeteci haber ve yorumlarında çatışmacılığı değil, barış gazeteciliğini esas almalıdır. Taraflara eşit mesafede durarak, sansasyonel habercilikten kaçınmalıdır. Çatışmaların görünür ve anlık etkileri yerine uzun vadeli ve travmatik etkilerine odaklanmalıdır. Barış girişimlerini görmezden gelmemeli, desteklemelidir.” Gazeteci, sorunların barışçıl biçimde çözümü için çaba göstermeli, barış gazeteciliği yapmalıdır.
  9. Teyit etmek: Gazeteciliğin dokuzuncu ilkesi teyit etmektir. Bir bilgi doğru gibi görünse bile her gazetecinin görevi, aldığı her bilgiyi teyit ettirmek, yani doğrulatmaktır. Günümüzde ortaya çıkan etik sorunların önemli bir kısmı bu eksiklikten kaynaklanmaktadır.
  10. Hesap verebilir olmak: Gazeteciliğin onuncu ilkesi hesap verebilir olmaktır. Gazeteci, yaptığı haberlerin sorumluluğunu almalı, yanlış çıkmışsa suçu başkalarına atma kolaycılığına kaçmamalı, özür dileyerek hatasını düzeltmelidir. Bunu yapabildiği oranda iyi bir gazeteci olacaktır.

 

Medya sahiplik yapısındaki sorunlar, geleneksel medyanın neredeyse yüzde 90’ının iktidar kontrolünde olması, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü tarafından yayımlanan basın özgürlüğü raporları, Türkiye’de gazetecilik mesleğinin etik dışında başka önemli sorunları da olduğuna işaret ediyor elbette. Ancak “zaten özgür değiliz” gibi bir kolaycılığa kaçmadan gazetecilik etiğini önemsemek ve ilkelerin uygulanması için çaba göstermek zorundayız. Bu bağlamda medya ombudsmanı Faruk Bildirici’nin çabalarını önemsiyor ve medya kuruluşları tarafından bu çabaların desteklenmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum.

ÇAĞDAŞ_DERGİ 4.SAYI için buraya tıklayabilirsiniz.

ÖNE ÇIKANLAR

ÇAĞDAŞ DERGİ

BASIN AÇIKLAMALARI

EN SON...