BBC GREVİ: İşimi seviyorum, maaşımdan nefret ediyorum | Çağdaş Dergi 2

Altı aylık Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecinde talepleri kabul edilmeyen 12 BBC Türkiye ofisi çalışanı 14 Ocak’tan beri grevde. Soğukta, yağmurda, karda taleplerini almak için direniyorlar.

NAZAN ÖZCAN

Nasıl bir soğuk! Ayaz insanın suratına vurunca, keşke dışarı çıkmasaydım diye düşündürüyor. Ama sonra “hayırlı bir iş için” gittiğimi hatırlayıp daha hızlı yürüyüp ısınmaya çalışıyorum. Dayanışma ısıtır çünkü. Orda bekleyenler kim bilir ne kadar üşümüştür üstelik. Ama vazgeçmeyeceklerini de adım gibi biliyorum. Gümüşsuyu caddesinin sol tarafından ilerleyip bir marketin önündeki “BBC Grevi”ne ulaşıyorum. Meslekten tanıdığım birçok arkadaşım orda, bir de yeni tanıştığım genç gazeteciler. Güleryüzlerle karşılıyorlar.

BBC’de grev var

Üşüyorlar belli, ama hepsi iyi ve inançlı. Grevin 4. günü. Apartmanın girişinde 14 Ocak’ta asılan kocaman bir pankart var: “Bu iş yerinde grev vardır” yazıyor. Birkaç A3 kağıdına da “BBC’de grev var” yazılmış, masaya ve kocaman bir sütuna bantlamışlar. Masanın hemen yanında büyük bir ısıtıcı var, ödünç alınmış. Bir de küçük bir ısıtıcı. Etrafı sarılmış, 15 kadar insan daha havalı olsun diye grevci diyelim, ısınmaya çalışıyor. Masanın üzerinde ziyaretçilerin ya da kendilerinin getirdikleri yiyecekler. Bütün o ısıtıcılara, çaya kahveye ve kat kat giyinmeye sabah 9, akşam 5’e kadar orada durmak hiç kolay değil tabii. BBC’li 12 grevci, hakları için şikâyet etmeden duruyor ama.. “Arada denizden esiyor rüzgâr, burası da tam boğaz, öyle bir fena oluyor ki, hepimiz şu sütunun arkasında penguen gibi diziliyoruz korunmak için” diyor aralarından biri. Elbette bir gazeteci olarak kiminle konuştuğumu biliyorum. Ama bir sorun var. Eğer isim vererek konuşurlarsa, BBC işten atabilirmiş. Greve ya da grevcilere halel getirecek değiliz. Mesele anlatmaksa, gazeteci olarak anlatmanın bin yolunu buluruz. Marifetimiz bu.

13 yıl aradan sonra ilk grev

BBC grevi 2009’daki (hey gidi günler hey) Sabah – ATV grevinden sonraki basındaki ilk grev. Yani aradan 13 yıl geçmiş basın dünyası grev görmeyeli. Hatta söylediklerine göre üzerlerine giydikleri Grev Gözcüsü yazan önlükler bile o grevden kalma imiş. İçimden Sabah’taki grevde o önlüklerden biriyle gördüğüm ve berbat bir şekilde öldürülen gazeteci Nuh Köklü geçiyor. Hala hakkını almak için inatla mücadele edenler var Nuh, bitmiyorlar işte, ne güzel!

Meslektaşlarımın soğuktan donmayayım diye elime tutuşturduğu sıcak kahveyle konuşulanlara kulak misafiri oluyorum.

Talepleri

Tabii ki grevdeki ana mesele, talepler. Günlerce sürecek grevin sebebi kötü çalışma koşulları ve maaşlar. Zaten ellerindeki küçük kartonlarda “I love my job, hate my wage/ İşimi seviyorum, maaşımdan nefret ediyorum” yazıyor. İşveren anlasın diye! İngilizce de anlar mı? Patronun iyisi kötüsü olmadığı gibi Türkiyelisi ya da Britanyalısı da olmuyor elbette. Olsa olsa Britanyalılar daha kibar sömürüyorlar emeği.

Talepler aslında basit. Şöyle: “Taleplerimizin başında, çalışanların maaşlarının enflasyon karşısında erimesinin önüne geçecek bir zam talebimiz var. Bunun dışında aralarında yemek desteği gibi, sağlık sigortasının aileleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi gibi bazı yan haklar da var” diyor sendika yetkilileri. BBC’nin talepler karşısındaki en önemli argümanı ise “kurumun finansal olarak zor bir dönemden geçtiği ve kurum içinde önemli kesintilerin yapıldığı” olmuş. Ne kadar tanıdık değil mi?

Bu enflasyonda

Sendika yetkilisi devam ediyor: “Bu argümana karşı söylenecek birçok şey var ancak en önemlisi ise şu: BBC bütçesini sterlin üzerinden yapıyor. Sterlin de son bir yıl içinde TL karşısında yüzde 50’den fazla değer kazandı. Maaşlar ise TL üstünden ödeniyor. Dolayısıyla BBC taleplerimizi yerine getirse de bu, mevcut bütçesini pek etkilemeyecek.” Ama getirmiyorlar. Tabii işin garibi Britanya’da BBC çalışanları maaşlarını sterlin olarak alıyorlar, ama buradakiler sanki her gün aynı emeği harcamıyormuş gibi, sabitlenmiş Türk lirasıyla ve düşük maaşla çalıştırılıyorlar.

Bir de basın açıklamasında söyledikleri var: “Resmi enflasyonun yüzde 14,6 olduğu 2020’de İstanbul’daki çalışanlarına yüzde 7 zam yapan BBC işvereni, 2021’de de benzer bir teklifle masaya geldi.”

Bir de şunu eklemişlerdi: “TÜİK’in yüzde 36 enflasyon açıkladığı, ancak bağımsız ekonomistlerin oranı yüzde 82 olarak hesapladığı bir ortamda, BBC görüşmeler sonunda yüzde 20 zam önerdi.” Ve normal olarak BBC çalışanlarına bu teklif yeterli gelmedi.

Altı aylık mücadele

Elbette, bu greve gelene kadar epey uğraştırlar. Toplu İş Sözleşmesi (TİS) süreci 2021 Ağustos’unda başlıyor. İşveren temsilcileri TİS’e, çalışanların taleplerini asgari düzeyde dahi karşılamayan bir teklifle başlıyor. İlerleyen dönemlerde de tekliflerinde yaptıkları değişiklikler çalışanlar tarafından tatmin edici bulunmuyor. İşverenin taleplerine kulak tıkaması, grev kararına kadar geliyor. Yani aslında geride 6 aylık bir mücadele var. Konuşmalarda “Kötü kalpli bir işverenle karşı karşıyayız” cümlesi geçiyor. Hangisi değil ki?

Dediklerine göre BBC, yakın geçmişte benzer ekonomik sıkıntılar yaşayan bazı ülkelerin bürolarında çalışan elemanlarına ekonomik koruma politikaları uygulamış. Çalışanların maaşlarını yabancı kura döndürmüş ya da enflasyon ve üzeri maaş düzeltmesi yapmış. Nedense Türkiye ofisine yapmamakta ısrarlı. Grevciler de bunu ayrımcılık olarak yorumluyor.

Şunu da ekliyorlar: “Türk lirasındaki değer kaybı nedeniyle İstanbul’daki maaş masrafları neredeyse yarı yarıya azalan BBC’den çalışanlarının emeklerine saygı duyan, adil bir teklif beklemek hakkımız.”

BBC merkez BBC İstanbul ayrımcılığı

Hayır insan merak ediyor. BBC Merkez’de çalışan gazetecilerle İstanbul Ofisi’nde çalışanlar arasında ne gibi bir fark olabilir ki? Emek aynı emek. Şöyle anlatıyorlar onlar da: “BBC merkezinde çalışan meslektaşlarımız İngiltere’nin çalışma yasalarına göre çalışıyor. Dolayısıyla çalışma yasalarının ayrı olmasından kaynaklanan bazı farklılıklar var. Bununla birlikte, bundan bağımsız olarak merkez ofis ile yerel ofisler arasında ve de yerel ofislerin kendi aralarında, eşit işe adil yaşam standardı ilkesine uygun olmayan bazı farklılıklar görüyoruz.” Bir kadın olarak eşit işe eşit maaş istediğim ve asla ulaşamadığım yıllar gözümde beliriyor. Meslektaşlarımın bu soğukta günlerce bekleyecek olması, o kararlılık, o inat, birden gururlu hissettiriyor. Evet eşit işe eşit maaş! Herkese!

“Başaracağımıza inanıyoruz”

Yine elime kahve tutuşturuyorlar. Esen rüzgarda ısınmak ne mümkün ama “Burada muazzam bir dayanışma var” diyorlar. Devam ediyor grevcilerden biri: “Hava soğuk. Yer yer kar yağıyor. Buna rağmen hepimiz sabahtan akşama kadar grev alanındayız”. Arada zıplayarak ısınmaya çalışıyorlar. Direnme enerjisi burdan geliyormuş.

Neler hissettiklerini soruyorum; cevap şöyle: “Grubun tamamına yakını hayatında ilk kez bir grev deneyimi yaşıyor. Mücadelemizi çok meşru buluyoruz. Biz, sorunun grev aşamasına gelmeden çözülmesi için elimizden gelen çabayı gösterdik. Ancak işveren temsilcileri taleplerimize kulak vermedi. Bu aşamada greve gitmekten başka çaremiz kalmadı. Hepimiz için çok özel bir deneyim oldu bu grev. Çok ama çok şey öğrendik. Başaracağımıza inanıyoruz.”

Dayanışma ziyaretleri

Başaracaklar, çünkü başka yol yok. Güvencesiz, boğaz tokluğuna çalışan binlerce gazetecinin de umudu olacaklar. Bu yolu yürürken, yalnız da değiller. Grev alanına sürekli ziyaretçiler geliyor, destek için. Hatta taa Ankara’dan gelenler bile olduğunu söylüyorlar: “Grev alanına ziyaretler müthiş. Örneğin bu karda kışta Ankaralı bir grup meslektaşımız minibüs ayarlayıp günübirlik ziyaretimize geldiler. İzmir’den Van’a birçok kentten gazeteci dayanışma mesajı yolluyor. Mesleki alan dışından da ziyaretimize gelenler oluyor. Çok memnunuz.”

“Kararlıyız, kazanacağız”

Elbette herkesin merak ettiği soru: Grev ne kadar devam edecek? BBC işvereni çalışanların taleplerine makul bir öneriyle gelinceye kadar. Yani mücadeleye ve soğuğa kararlılıkla meydan okumaya devam. Kazanacaklarına inançları tam, kara kıştan korktukları da yok. Israrla tekrarladıkları şu: “Kararlıyız, kazanacağız, çünkü haklıyız. Gazetecilerin birlikte güçlü olduklarını bir kez daha göstereceğiz.”

 

Not: Dergi yayımı için son hazırlıkların yapıldığı saatlerde BBC çalışanlarının 14 Ocak’ta “adil ücret” talebiyle başlattıkları grev, 29 Ocak tarihinde anlaşmayla sonuçlandı. Anlaşma kapsamında gazeteciler yüzde 32 zam ve ek haklar kazandı.

ÖNE ÇIKANLAR

ÇAĞDAŞ DERGİ

BASIN AÇIKLAMALARI

EN SON...