Düşünce ve basın özgürlüğünü doğrudan hedef alan her türlü saldırı, iktidarlar için artık dönülmez bir yola girildiğinin göstergesidir!

Türkiye’de düşünce, ifade ve basın özgürlüğü mücadelesi kapsamında meslektaşlarımıza yönelik sansür, tehdit-şiddet, gözaltı-yargılama, özlük haklarında yaşanan kayıplar ile haberlerde yapılan manipülasyonları kayıt altına aldığımız ve her ay kamuoyuna duyurduğumuz ‘Medya İzleme Raporu’muzun 49’uncusunu, devam niteliğinde gelişmeler yaşanması nedeniyle son iki ayı (Mayıs ve Haziran) içerir şekilde sizlerle paylaşıyoruz.

Geçen iki ay, gelecek aylarda, başta eleştirel ve araştırmacı gazetecilik yapan yayın organları olmak üzere düşünce ve ifade özgürlüğünü savunan her kişi ve kuruluşun hedefe konulacağına işaret eden gelişmelerle doluydu. ‘Halka haber aktarma’ görev ve sorumluluğunu yerine getirmek için işini yapan gazeteciler darp edildi, gözaltına alındı; yayın organlarına cezalar kesildi. Gezi Parkı Protestolarının 9’uncu yıldönümünde İstanbul’da düzenlenen anma sırasında altı gazeteci gözaltına alındı, üç gazeteci polis tarafındın darp edildi. Onur Yürüyüşü de gazeteciler için darp ve gözaltının yaşandığı bir gündü; İstanbul ve İzmir’de üç gazeteci gözaltına alındı, altı gazeteci darp edildi.

İktidarın adeta basın özgürlüğüne yönelik baskı uygulamalarının maşası konumundaki Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), geçen iki ayda aldığı iki kararla tüm kamuoyuna, devletin resmi sansür kurumu olduğunu deklare etti. Türkiye’nin en fazla oy alan ikinci partisi konumundaki CHP’nin Genel Başkan ve Grup Başkanvekili ile bir diğer muhalefet partisi milletvekilinin, iktidara tepki gösteren açıklamalarını, üstüne üstlük canlı yayın yoluyla aktaran Tele 1, KRT, Halk TV ve Flash Haber TV para cezasına çarptırıldı.

Bir milletvekilinin yabancı öğrencilere ilişkin soru önergesinin haberleştirilmesinden kaynaklı 100’ü aşkın internet haber sitesine ilişkin Basın İlan Kurumunun işlem başlatmasından Diyarbakır’da 2017’deki Nevruz kutlamasına giderken polis kurşunuyla hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un vurulma anını fotoğraflayan gazeteci Abdurrahman Gök’e hapis cezası verilmesine; kadın gazetecilerin haberlerinden kaynaklı tehdit edilmesinden Deutsche Welle (DW) Türkçe ve Amerika’nın Sesi’nin (VOA) Türkiye’deki erişimlerine engeli konulmasına kadar kritik gelişmelerin yaşandığı geçen iki aydaki en önemli gelişme ise TBMM’ye sunulan ve açıkça ‘sansür düzenlemesi’ yasa teklifiydi. Basın örgütleri başta olmak üzere kamuoyunun büyük bir kısmı tarafından tepkiyle karşılanan düzenleme, basın kartlarına ilişkin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının keyfi uygulamalarını meşrulaştıran, internet haber siteleri üzerinde Basın İlan Kurumunu etkin kılan, sosyal medya ile Whatsapp, Telegram ve Signal vb. iletişim kanallarına, yurttaşların özgürlüklerini kısıtlayıcı yönde sınırlamalar getiren yasa teklifi, ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ başlığıyla Türk Ceza Yasasına bir madde eklenmesini de içermekteydi. Söz konusu madde, özellikle hukukun temel niteliklerinden ‘belirlilik ilkesi’ne açıkça aykırılık taşıdığı gibi, savcılara istediğini istediği gibi suçlama imkanı sağlıyordu. Kamuoyuna ‘dezenformasyon ile mücadele düzenlemesi’ olarak lanse edilen teklif esasında, yurttaşları korkutma, fikirlerini açıklamayı engelleme, basını baskılamayı amaçlamaktaydı. Basın örgütlerinin öncülük ettiği tepki ve TBMM’deki görüşme süreçleri, teklifin geçici olarak geri çekilmesini sağladı.

Geçen aylarda yaşanan gelişmeler – seçim yılına girildiği de göz önüne alındığında – olaylarla sınırlı görülmeyip, düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünü hedef alan bir anlayış çerçevesinde değerlendirmeyi gerekli kılmakta. Anlaşılmaktadır ki AKP ve MHP ortaklığı, seçim sürecinde hem basını hem de sosyal medya üzerinden görüşlerini aktarmak isteyen kamuoyunun geniş kesimine, George Orwell’in ‘1984’ adlı romanındaki gibi bir ortam hazırlamak istemekte. Ancak bu hiç de o kadar kolay ve mümkün değil. Çünkü düşünce ve basın özgürlüğünü doğrudan hedef alan her türlü saldırı, iktidarlar için artık dönülmez bir yola girildiğinin göstergesidir!

Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu

ÖNE ÇIKANLAR

ÇAĞDAŞ DERGİ

BASIN AÇIKLAMALARI

EN SON...