Çağdaş Dergi – Sayı 1

Gazeteciliğin; görünen gerçekliğin bilgisini aktarma, halkın haber alma hakkı, fikirlere yaşam alanı olma sorumluluğu, zamanla tali bir konuya dönüştü. Yerine konulan, yani gazeteciliğe yüklenen ‘yeni’ misyon ise- sadece toplumsal güç odaklarınca değil geniş kesimlerce  - propaganda, yeri geldiğinde gerçeklerin üstünün örtülmesi ve ne yazık ki çarpıtma oldu.

Önce, en çok kirlenen beyaz için yola çıkıyoruz!

Şair Özdemir Asaf’ın “Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler” dizesindeki beyaz imgesini, neredeyse her iş kolunda varlığını hissettiren neoliberal kapitalist üretim sisteminin yarattığı koşullarda yönelilen etik dışı tutum/söylem ve politikaların metaforu olarak işaret edebiliriz. Bununla birlikte medya sektörünün de neredeyse tek elden yönetilmesi, karar vericilerin medya sahipleri ile kurduğu iktidar ilişkisi ve daha pek çok nedenle şairin dile getirdiği beyaz imgesinin en çok da gazetecilik mesleğindeki dönüşüme işaret ettiğini söylemek yadırgatıcı olmaz.

21’inci yüzyılda önemi, etkisi ve iş çevreleri için ‘çok kazançlı’ bir hale gelen basın-yayın faaliyeti, güç odaklarının varlıklarını dayandırdığı; algıları oluşturmak ve yönlendirmek için zapturapt altına aldığı bir yapıya evirilmiş durumda.

Teknolojik ilerlemelerden yoğun olarak etkilenen, sosyoekonomik dönüşümlerde belirleyici etkiye sahip, hem günümüze hem yarınımıza yön veren basın ve yayın faaliyetlerinde yaşanan dönüşüm, mesleğin ilkelerinde de önü anılmaz bir erozyonu beraberinde getirdi.

Gazeteciliğin; görünen gerçekliğin bilgisini aktarma, halkın haber alma hakkı, fikirlere yaşam alanı olma sorumluluğu, zamanla tali bir konuya dönüştü. Yerine konulan, yani gazeteciliğe yüklenen ‘yeni’ misyon ise- sadece toplumsal güç odaklarınca değil geniş kesimlerce  – propaganda, yeri geldiğinde gerçeklerin üstünün örtülmesi ve ne yazık ki çarpıtma oldu.

Bu durumun Türkiye öznelinde yol açtığı tahribat, birçok ülkeye göre çok daha fazla oldu. Düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünde, kökleri Osmanlı’da ilk gazetelerin yayınlanmasına kadar uzanan baskıcı anlayıştan kaynaklı yaşanan birçok yapısal sorun, Cumhuriyet döneminde de belli nüanslarla devam etmiş ve günümüzdeki dönüşümlere paralel daha da derinleşmiştir.

İçine düşülen bu kısırdöngüden çıkmanın öncelikli yolu, gazeteciler açısından ‘mesleğin asıl sahipleri’nin; daha net ifadeyle iktidar ve sermayenin güdümüne girmemiş, halkın haber alma hakkını varlık nedeni sayan ve her türlü baskıya karşı basın özgürlüğünden taviz vermeyenlerin çıkış yolu bulmasıdır.

Bu amaçla çıktığımız yolda ÇAĞDAŞ DERGİ, mesleğimize yönelik baskılara, verilmek istenen şekle itirazın parçası; meslek ilkelerinin korunmasının önemli adreslerinden biri olacaktır. Önce, en çok kirlenen beyaz için yola çıkıyoruz.

Can Güleryüzlü

‘ÇAĞDAŞ DERGİ_1.SAYI’ yı indirmek için tıklayın.

ÖNE ÇIKANLAR

ÇAĞDAŞ DERGİ

BASIN AÇIKLAMALARI

EN SON...