Paçayı Kurtarmak

Cumhuriyet, Mahmut Tali Öngören – 21 Haziran 1994

MERCEKLE BAKINCA / MAHMUT T. ÖNGÖREN

Paçayı Kurtarmak

Geçen hafta Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni bitirenlerin diploma törenine çağrılıydık. Yüksek not alan öğrencilere çeşitli armağanlar verildi. Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Mustafa Ekmekçi ve Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı yöneticisi olarak ben de armağanlarımızı geleceğin gazetecilerine, radyo-TV yayıncılarına ve halkla ilişkiler uzmanlarına sunduk.

Çağrıyı aldığımda törende kısa bir konuşma yapmamızın da olanaklı olabileceği söylenmişti. Doğrusu epeyce zorlandım, ne söylemem gerektiğini düşünürken. Diploma töreninde iyi, güzel ve hoş şeyler söylemek gerekir. Törende üniversiteyi bitirenler adına konuşacak öğrencinin de aynı çizgide konuşması beklenir. Oysa son yıllarda özellikle tıp fakültelerinin diploma törenlerinde arkadaşları adına konuşan öğrencilerin, tıp eğitimi döneminde yeterince yetiştirilmediklerini açıklamaları neredeyse bir gelenek oldu.

Bu gibi konuşmaların haberlerini gazetelerde okudukça acaba o törenlerde hazır bulunan rektörlerin, dekanların, öğretim üyelerinin, uzman doktorların ve üniversitelerimizin bu düzeysizliğinden sorumlu olanların neler düşündüklerini merak ederdim, öğrencilerin bu içtenlikli açıklamaları acaba kimin içini sızlatırdı? Belki de öğrencilerden başka hiç kimse aldırmıyordu.

Ne var ki Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi diploma töreninde herhangi bir öğrencinin usundan böyle bir konuşma yapmayı geçirmediğini sanırım. Çünkü İletişim Fakültesi’nin güçlü bir öğretim kadrosu var. Bu kadroda profesyonel öğreticiler de yer alıyor. Profesyonellik salt öğretim alanında değil. Gazetecilikte, radyoculuk ve televizyonculuk gibi alanlarda başarılarını verdikleri ürünlerle kanıtlamış kişiler… Bu da söz konusu alanlarda öğretim yapan okullar ve fakülteler için son derece önemli bir gelişmedir.

Ama “bir konuşma da yapabilirsiniz” dendiğinde beni düşündüren ve zorlayan nokta öğretimin niteliği değil de İletişim Fakültesi’ni bitiren gençlerin büyük coşkuyla ve hevesle içinde yer almak istedikleri “medya”nın durumuydu. Hem genç medya adaylarına onları bu alanda destekleyici sözler söyleyeceksin hem de “medya”nın bugün içinde bulunduğu kötü ve olumsuz durumu anlatmadan sözü nasıl kıvıracaksın?

“Medya”nın devletin ve özel sektörün eliyle nasıl yozlaştığını, nasıl çıkarcı bir düzeysizliğe indiğini anlatmamaya olanak var mıydı? “Düşünce özgürlüğü”nün ortadan kalktığını belirtmeden yeni gazetecilik ve radyo-TV adaylarına boş “umut” dağıtmaya kim katlanabilirdi?

Bu alanlarda yapılan öğrenimin salt “haber nasıl yazılır”, “mikrofon ve kamera nasıl kullanılır” ve “kurgu nedir” filan gibi konuları içermediğini, özellikle öğrencilik döneminden başlayarak medyamızı içeriden ve dışarıdan kuşatmış kısıtlamalarla ve özgürlüksüzlükle nasıl mücadele etmek gerekir sorusuna da yanıt aramayı kapsadığını vurgulamayı ihmal etmemeliydim.

Ellerindeki pınl pınl diplomalarıyla “medya”ya dalmayı düşleyen bu gençleri daha işin başında kırmadan, üzmeden ve meslekten itmeden neler söylenebilirdi? Onlar “medya”ya girmeye hazırlanırken, “medya” kendi içindeki 2000 dolayındaki genci kapının önüne daha geçen gün koymamış mıydı? Hangi gazetede, hangi radyoda ya da televizyonda iş bulabilecekti bu adaylar?

Yıllardan beri, yazdıkları yazılar, haberler ve kitaplardan ötürü içeri giren ve yüksek para cezasına çarptırılan ya da en azından mahkemelerde süründürülen yazarlar, yaratıcılar, gazete ve yayınevi yöneticileri, bilim adamları, sendikacılar, düşünürler hiç anılmamalı mıydı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin diploma töreninde?

Bu karmaşık kaygılar, korkular, çalkantılar içinde törene gittim. Neyse öyle bir düzene başvuruldu ki bizler hiç konuşma yapmadan yeni adaylara armağanlarını verdik. Fakülteyi bitirenler adına da kimsenin konuşmasına gerek kalmadı.

Ben de törende konuşma yapmadığım için paçayı kurtardım. Ya “düşünce özgürlüğü?”

———-

İletişim hakkında bilmek istediklerinizi öğrenebileceğiniz bir kitap:
Hasan Tekeli, “Bilgi Çağı”, Simavi Yayınları, İstanbul 1994.

ÖNE ÇIKANLAR

ÇAĞDAŞ DERGİ

BASIN AÇIKLAMALARI

EN SON...