Tuhaf olan kimsenin tanımadığı, görmezden geldiği Günlük’ü, savcı ve yargıçların ciddiye alıp kapatması
Haber: HÜSEYİN AYKOL
Yayın hayatına 19 Ocak 2009 günü başlayan Günlük gazetesi, 22 Ağustos günü ikinci kez kapatıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, gazetenin 14. sayfasında yer alan Toronto Üniversitesi Yakındoğu ve Ortadoğu Medeniyetleri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Amir Hassanpour’un “Gelişen dünya dilbilim düzeninde dilsel haklar: Devlet, pazar ve iletişim teknolojileri” başlıklı yazısını “örgüt propagandası” sayarak gazete hakkında bir aylık kapatma cezası verdi. Gazete daha önce de, bir festival kutlamasıyla ilgili fotoğrafın kadrajına Abdullah Öcalan’ın afişinin girmesi manidar bulunarak kapatılmıştı.
Konusunda uluslararası bir şöhrete sahip olan Prof. Hassanpour, Türkiye’de 2005 yılında yayınlanan Kürdistan’da Milliyetçilik ve Dil (1918-1985) isimli kitabıyla tanınan biri. Hem bu kitap hem de Günlük gazetesinin 2003 yılında yayınlanan Vesta dergisinin birinci sayısından derlediği, yazarın dil üzerine yazısının başına o yıllarda hukuki anlamda hiçbir şey gelmemişti. Ancak her geçen gün biraz daha demokratikleştiğini sandığımız ülkemizde, bu konulara bakan savcı ve yargıçlarımız giderek daha da tutucu olabiliyorlar, demek ki…
Gazetenin adı yok mu?
Böylesi durumlar, olağanüstü hallerde yaşamayı “seven” ülkemiz için galiba olağan bir şey. Asıl tuhaf olan şey ise kimsenin tanımadığı, görmezden geldiği ve adeta olmayan bir şey gibi davranılan gazetemizi, savcı ve yargıçların ciddiye alıp fırsat buldukça kapatması. İllaki bir kulp takmanız gerekiyorsa, Günlük gazetesi DTP’ye yakın bir çizgide yayın yapan bir mevkute. Yine benzetmek gerekirse, Cumhuriyet’in yayın çizgisinin CHP’ye yakın, Yeni Şafak ve Star gazetesinin AKP yanlısı bir gazete gibi görülmesi ya da sayılması gibi…
Diğer gazeteler, her alanda görünüyor, ciddiye alınıyor ve olumlu ya da olumsuz yaklaşımlarla eleştiriliyor, ancak Günlük gazetesi görmezden geliniyor. Örneğin Günlük gazetesinin gündemi belirleyen bir manşetinin ardından gitmeyi hiçbir medya organı göze alamaz. Zaman zaman verilen gazete tirajları listesinin içinde Günlük’ün adını göremezsiniz. Kim bilir bu gazete, belki de başka bir ülkeye aittir. Oysa bu gazeteyi, ülkemizin gazetelerinin yarısını dağıtan bir dağıtım şirketi, Türkiye’nin her yerindeki bayilere dağıtıyor.
Aslında Günlük adıyla bir gazetenin olmadığı söylenebilir. Bu gazetenin iki yayın yönetmeni varmış. Eşyayın yönetmenlerinden Filiz Koçali’nin bir zamanlar Sosyalist Demokrasi Partisi Genel Başkanı olduğu söyleniyor. Aranızda böyle bir parti adı duyan var mı? Gazetenin diğer yayın yönetmeni Ayhan Bilgen’in ise ülkemizin en etkin insan hakları örgütlerinden Mazlum-Der’in eski genel başkanlarından biri olduğu iddia ediliyor. Mazlum-Der’miş. Haydi canım sen de! Hele hele Ayhan Bilgen’in sözcülerinden biri olduğu Barış Meclisi, Çatı Partisi vs. Hepsi uyduruk şeyler, olmayan kurumlar…
Gazete künyesine bir de Yayın Danışma Kurulu koymuş. Bunlar, dünya çapında bir yazar, dünyada “geleceğin 50 yazarı” arasına seçilen Aslı Erdoğan, Türkiye’de yeşil politika deyince ilk akla gelen isim olan Bilge Contepe, Barış Meclisi sözcülerinden, eski DSP milletvekili Prof. Cengiz Güleç, İnsan Hakları eski Genel Başkanı Hüsnü Öndül, Türkiye’nin önemli entelektüellerinden yazar Necmiye Alpay, Türkiye Yayıncılar Birliği Yayınlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı Ragıp Zarakolu imiş. Söyleyin Allah aşkına bu kişilerden hangisini tanıyorsunuz?
Yok bu kişiler…
Gazetenin Ankara Temsilcisi Hüseyin Aykol diye biriymiş. Yok efendim, kendisi 35 yıldır yayın dünyasının içindeymiş. Yok, 12 Eylül öncesi kurulan Türkiye Yazarlar Sendikası’nın ilk üyeleri arasındaymış. Yok, şimdiye kadar yayınlanan çeviri ve telif eserlerinin sayısı 30’u geçiyormuş. Yani bunlar da özellik mi? Sorun bakalım, kendisini Cumhurbaşkanı ve Başbakan önemli açıklamaların yapıldığı uçağına çağırmış mı? Ankara’da bir basın mensubu olarak katıldığı resmi ya da gayriresmi toplantılara, Günlük gazetesinin Ankara Temsilcisi olarak davet edilmiş mi? Yok kardeşim yok! Ne böylesi bir gazete var, ne de temsilcisi!
Şimdi bu gazete kapatıldı diye kimileri feryat ediyor. DTP’nin eşbaşkanları, Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı, İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı, Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı, Hayat TV Genel Yönetmeni, 78’liler Derneği Girişimi, kimi muhalif gazeteciler, kimi DTP milletvekilleri Günlük gazetesinin kapatılmasını antidemokratik bulmuşlar. Yahu kim kandırıyor, bunca insanı, bunca değerli kurumların yöneticilerini. Yok diyoruz, yok böyle bir mevkute. Tamam, hadi bana inanmıyorsunuz, isterseniz Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’ne sorun.
Gerçi DTP milletvekillerinden biri, “Günlük gazetesi, niçin listenizde yok” diye Meclis’te soru önergesi verdi ama onlara yanıt ya gelmez ya da çok geç gelebilir. O nedenle aranızda nefesi güçlü olan biri varsa, o da sorsun! Sorsun ve cevabını alabilirse, biz de öğrensek: Nasıl oluyor da olmayan bir gazetenin kapatılmasını savcılar talep edebiliyor ve yargıçlar da bu gazetenin kapatılmasını uygun bulabiliyor?
HÜSEYİN AYKOL: Günlük gazetesi Ankara temsilcisi
Haberin linki:
http://www.radikal.com.tr/turkiye/cgdden-vakite-gazeteciligin-yuz-karalari-944739/