Basın Erdoğan’ı hoşgörüye çağırdı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bu gazeteleri evinize sokmayın” sözlerinin ardından basın meslek kuruluşları ortak bir açıklama yaptı. Basın kuruluşları temsilcileri Başbakan’ı hoşgörüye davet etti.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) öncülüğünde 11 tane basın meslek örgütünün basında ifade özgürlüğü ve çok sesliliğe ilişkin dün yaptıkları toplantının sonuç metni bugün yapılan bir basın toplantısıyla duyuruldu.

TGC, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ), Basın Enstitüsü Derneği, Basın Konseyi, Basın Senatosu, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), G 9 (Gazeteciler Platformu/Ankara), İletişim Araştırmaları Derneği (İLAD), Haber-Sen’in yanısıra Gazete Sahipleri Birliği ile İletişim Mezunları Derneği’nin de (İLMED) gözlemci olarak katıldığı toplantının sonucuna ilişkin açıklamayı TGC Başkanı Orhan Erinç yaptı.

Sonucun açıklandığı toplantıda Erinç dışında, Basın Enstitüsü Derneği Başkanı Ferai Tınç, Basın Konseyi Genel Sekreteri Özer Yelçe ile TGS Başkanı Ercan İpekçi , TGC Başkan Yardımcısı Turgay Olcayto da hazır bulundu.

“Bu davranış asla kabul edilemeyecek bir saldırıdır”

Basın örgütlerinin aldığı kararı okuyan Orhan Erinç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AKP hükümetinin yalnızca iktidara ve Meclis’te çoğunluğa sahip olmakla yetinmediğini savunarak, “Sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri, sendikalar ve medya dahil ülkenin bütün kurumlarını denetim altında tutma çabaları demokratik sistem açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Başbakan’ın ‘Bu gazeteleri evinize sokmayın’ diyerek başlattığı ve daha sonra yaygınlaşan basına yönelik haksız suçlama ve müdahaleler, basın özgürlüğüne yönelik dünyanın hiçbir yerinde eşi, benzeri görülmeyen gazeteleri, gazetecileri, okurlarıyla birlikte hedef haline getirebilecek düşmanca bir tutumdur. Bu davranış asla kabul edilemeyecek bir saldırıdır” diye konuştu.

Erinç, asıl olanın ifade özgürlüğü olduğunu vurgulayarak, halkın gerçekleri öğrenme hakkının herkes tarafından her koşulda korunması gerektiğinin altını çizdi.

Erinç, “Anayasa’da ve yasalarımızda titizlikle korunması gereken, düşünce ve ifade özgürlüğünün sonucu olarak; gazeteci basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüst biçimde kullanır. Bu amaçla her türlü sansür ve oto sansürle mücadele eder ve halkı bu yönde bilgilendirir. Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, başta işverenine ve kamu otoritelerine karşı olmak üzere, öteki tüm sorumluluklarından önce gelir” dedi.

Erinç sözlerini, “Buna karşılık, özellikle yürütme organı, gazetecilerin mesleki görevlerini yerine getirmelerinde, serbestçe yayın yapabilmelerinde ve yayın hakkının sağlanmasında çok önemli görev ve sorumluluğa sahiptir” diye tamamladı.

Yürütme organının, haber, düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayımlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcı siyasal, ekonomik, mali ve teknik şartlar dayatamayacağını belirten Orhan Erinç, yürütme organının, bu yönde kanun bile yapamayacağını, basın-yayın organlarını işletmekten alıkoyamayacağını dile getirdi.

Erinç, gazetecinin, her ne amaçla olursa olsun tehdit ve şantaj gibi yollara başvuramayacağına da işaret ederek, “Doğru davranış ve meslek ilkeleri gereği bu şekildeki baskılara da karşı koyar. Bu ilkeye uyan gazeteciler ülke başbakanından aynı sorumlulukla hareket etmesini beklerken aksi yöndeki tutum, düşünce ve sözlerini şiddetle kınamaktadır. Politikacıları ve ülke yöneticilerini kendileri hakkındaki alkışlar kadar eleştirilere karşı da hoşgörülü olmaya davet eder. Gazeteci başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur” şeklinde konuştu.

“Sorunların takipçisi olacağız”

Erinç, gazetecinin, insanlar, topluluklar ve uluslar arasında milliyet, ırk, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan, insanlar, topluluklar ve uluslararasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayınlardan kaçınması gerektiğine işaret ederek, “O halde gazeteciler yürütme organı ve onun başı olan başbakandan nefreti, düşmanlığı körükleyici sözlerden ve davranışlardan kaçınmasını isteme hakkına sahiptir. Herkes bilmelidir ki, gazeteciler Başbakan’ın basına yönelik öfkesine rağmen, kalemlerinden kaynaklanan güçlerini halkın bilgi edinme hakkı için kullanacaktır. Çünkü bilgi ve haber alma, yorum yapma ve eleştirme özgürlüklerini ne pahasına olursa olsun savunmak gazetecilerin temel görevi olmaya devam etmektedir ve edecektir. O nedenle gazeteciler meslek kuralları gereğince hükümet ve benzeri kurumların müdahalelerine kapalıdır” diye konuştu.

“Sendikal örgütlenme önündeki engeller kadırılmalı”

Gazetecilerin sendikalaşmasının önemine de dikkat çeken Erinç, “Gazetecilerin iş ve çalışma koşulları açısından sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması yaşadığımız olaylar nedeniyle çok daha fazla önem kazanmıştır. Medyada tekelleşme önlenmelidir. Editöryal bağımsızlık sağlanmalıdır. Basın özgürlüğü bu adımlarla güçlenecektir. Bugün karşı karşıya olduğumuz engellerin aşılması ancak basın ve ifade özgürlüğünün önündeki yasakların kaldırılmasıyla mümkündür” dedi.

Erinç, gazetecilerin, gazeteci olarak çalıştırılması ve sendikalaşmalarının sağlanması gerektiğini vurgulayarak, basın meslek kuruluşları olarak sorunların takipçisi olacaklarını bildirdi.

“Toplantılar sürecek”

Bildirinin okunmasının ardından soruları yanıtlayan TGC Başkanı Erinç, bu tür toplantıları sürdürme kararı aldıklarını ifade ederek, yeni gelişmeler karşısında yine bir araya gelip görüş belirleyeceklerini söyledi.

Erinç, iş yasası kapsamında ya da serbest meslek erbabı statüsünde çalıştırılan yani fiilen gazetecilik yapan, ancak çalışma mevzuatı açısından hukuken gazeteci sayılmayan meslektaşlarının çoğunlukta olduğuna dikkati çekerek, sendikaların yasal gerekler nedeniyle onları üye almalarının mümkün olmadığınıbildirdi.

Türkiye’nin imza attığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde yer alan “ifade özgürlüğü” tanımına dikkati çeken Erinç, bu maddede yer alan “Resmi makamların müdahalesi olmaksızın’ ibaresini Basın Yasası’na koyduramadıklarını anlattı.

Özel radyo ve televizyonlarla ilgili 25. maddenin 2 konuda başbakana yayınları durdurma yetkisi verdiğini anımsatan Erinç, bunun Türkiye’de iki kezkullanıldığını, ancak ikisinin de Danıştay tarafından geri çevrildiğini dile getirdi.

Erinç, “Siyasal partilerin medyaya bakışı durdukları yere göredeğişiyor. Muhalefetteyken söylediklerini, iktidardayken söylemiyorlar” dedi.

Haberin linki:
https://www.cnnturk.com/2008/turkiye/09/24/basin.erdogani.hosgoruye.cagirdi/494594.0/index.html

ÖNE ÇIKANLAR

ÇAĞDAŞ DERGİ

BASIN AÇIKLAMALARI

EN SON...