Milliyet – 25 Aralık 2002
‘Cezası en az bir yıl hapis olmalı’
14 yaşındaki Y.Ö. “Reha Muhtar’a İtiraf”a çıkarılmak için otele kapatıldı, ekip şoförünün tecavüzüne uğradı; program ekibi kızın polise gitmesini engelledi. Hukukçulara göre sorumlulara ‘hapis cezası’ verilmesi gerekiyor
Taksim’deki Riva Otel’de “Reha Muhtar’a İtiraf” programına çıkarılmak için tutulurken program şoförü Zekeriya Bozkurt’un tecavüzüne uğradığı iddia edilen Y.Ö.’nün başına gelenlere tepki büyüyor… Kadın kuruluşları, Reha Muhtar’ı protesto etmeye hazırlanırken, hukukçular 14 yaşındaki bir çocuğu beş gün boyuncu kendi rızasıyla bile olsa otelde tutmanın cezasının bir yıla kadar hapis olduğunu bildirdi.
Tecavüz vakalarında ilk 24 saatin çok önemli olduğuna dikkat çeken İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Sözcüsü Avukat Filiz Kerestecioğlu, “Bu tür olaylarda adli makamlara geç başvuru yapmak, yani olayın mağdurun dediği gibi gerçekleşmesiyle oluşan durum suçtur. Bu şekilde suçun izleri ortadan kaldırılmaktadır. Savcı mağdurun ifadesini suç duyurusu olarak kabul edip davaya diğer şahısları da dahil edebilir” dedi.
‘Maksat korumak olsaydı..’
Kızı otelde tutmanın TCK’nın 182. maddesine göre suç olduğunu belirten Kerestecioğlu, “Cezası bir seneye kadar hapistir. Gerçekten koruma maksadıyla aldıysan SHÇEK’e haber verebilirsin” diye konuştu.
Y.Ö.’nün başına gelenleri başlatan süreç, Reha Muhtar’ın programına çıkarılmak istenmesiyle başladı.
TCK 182. Madde:
“Her kim şehvet hissi veya evlenmek niyeti olmaksızın henüz 15 yaşına girmeyen küçük bir çocuğu kendi rızasıyla ana ve baba veya vasisi veyahut muvakkaten olsun kendisine bakmakta ve muhafaza etmekte olan kimseler yanından kaçırır, yahut çocuğun muvafakatiyle bigayrihakkın yanında tutarsa bir seneye kadar hapis cezasına mahkûm olur.”
Ekip şoförünün itirafları
14 yaşındaki Y.Ö.’ye tecavüz etmek iddiasıyla tutuklanan şoför Zekeriya Bozkurt, ifadesinde şunları anlatıyor:
“(…) Metin Karaaslan gizli kameracı olarak görev yapar. (…) 01.11.2002 günü saat 20.00 sıralarında Alibeyköy’de bir parka gittik. Metin Bey parkta bu kız çocuğuyla yani Y.Ö. ile konuşuyordu.
(…) 5.11.2002 günü saat 14.00 sıralarında (…) Y.Ö.’nün bulunduğu otelden alınarak TV binasına getirmem istendi. (…) Riva Otel’e gittim. Y.’ye Metin Bey’in çağırdığını söyledim. (…) gelmek istemedi. Metin Bey’in, ‘(…) tut kolundan zorla buraya getir kardeşim’ demesi üzerine Y.’yi ikna edip TV binasına getirdim.
(…) Otele 18.00 sıralarında geldik ve birlikte (Y.Ö. ile) odaya çıktık. (…) Ben (…) yatak odasına gitmek istemedim ve odanın tuvaletine girdik. Kız olabilir düşüncesi ile arkadan ilişki kurmak istedim. (…)
6.11.2002 günü Metin Bey çağırdı. (…) koridorda vurmaya başladı. Darbelerle yere düştüm. Bir odaya getirdiler. Burada Tamer isimli haber müdürü vardı… O da vurmaya başladı. (…) Beni bu kişiler öğle saatinden akşamın 18.00’ine dek binada esir tuttular. Ara sıra gelip dövüyorlardı.”
‘Gazetecilik bu değil’
■ Orhan Erinç (Gazeteciler Cemiyeti Başkanı): “Bunun gazetecilikle bir ilişkisi yok. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi, benzer olaylarda gazetecilerin yaklaşımının da insan haklarına saygılı olmasını öngörüyor. Gazeteciliğe ‘Ben yaptım, oldu’ anlayışıyla yaklaşınca saygınlığımızı da kendi ellerimizle törpülüyoruz.”
■ İsmet Demirdöğen (Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı):
“Yapılan iş gazetecilik değil, yapan da gazeteci olamaz. Bu programları hazırlayanların ruh hali tartışmalıdır. Bu kişiye düşen, özür dileyip geçmişte yaptığı gazetecilik adına da özeleştirisini verip böylesine programlara son vermektir.”
■ Meltem Altuk (KADER Başkanı): “Bu muamele insanlık ötesi bir davranıştır. Olayın çirkinliğini anlatmaya Türkçemin yeterli olmadığını düşünüyorum. Bu olay, Reha Muhtar olayının pik noktasıdır. Protesto eylemi başlatacağız.”
■ Zelal Ayman (Kadınlarla Dayanışma Vakfı): “Reha Muhtar, son derece cinsiyetçi, maço ve kadın düşmanı program formatlarını seçiyor Bunu reddediyoruz.”
■ Pınar İlkaracan (Kadının İnsan Hakları Vakfı Kurucu Başkanı): “Hem program yapımcısına, hem de bunu yapan kişilere büyük cezaların verilmesi gerektiğine inanıyorum. Böyle gazetecilik yapılmaz.”