Cumhuriyet, Hikmet Çetinkaya – 31 Ocak 1996
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ / HİKMET ÇETİNKAYA
Bayrak Savaşı…
Kahraman gazetecilerimiz kiraladıkları helikopterlerle Bodrum yakınlarındaki kayalıklara ay-yıldızlı bayrağımızı çekme yanşına girdikten sonra haykırmaya başladılar:
“Kayalığa ineriz, canınızı belleriz!..”
Yarışa fanatik Yunanlılar da katıldı. Elimize ulaşan haberlere göre aralannda bir papazın da bulunduğu topluluk -içlerinde yerel televizyoncular da vardı- Kardak kayalığındaki Türk bayrağını indirip yerine Yunan bayrağı dikti.
Savaş ha çıktı ha çıkacak!..
Gazetelerimiz, özel televizyonlarımız ‘bayrak yarışı’nı ya da ‘bayrak savaşı’nı bırakmıyor. Sabah kim erken kalkar ve helikopter kiralayıp kayalıklara giderse bayrağı o dikiyor.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Mustafa Ekmekçi dün tümü sendikasız hatta 1475 sayılı yasa kapsamına giren gazetecileri uyardı…
Dedi ki:
“Gerçek gazeteciler haber yapar!..”
Olayın habercilikle yakından ve uzaktan ilişkisi elbette yoktu. Haber sıkıntısı çeken, çanak, tabak, çatal, kaşık, bıçak promosyonu tutmayınca ‘mübarek ramazan’da saat, seccade dağıtan gazetelerimiz 500 binlere düşünce özel televizyon kanallarıyla birlikte Avrasya feribotu olayından sonra ‘kayalık bunalımı’na sarılmayı yeğlemişti. Eh, Yunanlılar da bizimkilerden geri kalmayınca iş bir noktada ‘Ege’nin ısınması’na neden oldu. Böylece ‘sorumsuzluklar zinciri’ giderek büyüdü. İş bir anda gerginliğe dönüştü. Sonunda devreye ‘büyük patron’ Amerika girdi. Süleyman Mercümek’in 20 trilyonluk mahkûmiyet kararı bile unutuldu. Bu arada Sarah ile Kahramanmaraşlı Musa’nın aşkı güme gitti…
★ ★ ★
Yunanistan, Kardak kayalığına 12 asker çıkardı mı çıkarmadı mı?
Ne Türk Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ne de Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği bu olayı doğruladı; ama bizim gazeteler ve özel televizyonlar inat ediyor:
“Kardak kayalıklarına Yunan askeri çıktı…”
Yunanistan Büyükelçisi Dimitrios Nezeritis, Dışişleri Bakanlığı’nda konuya ilişkin bilgi verirken şöyle diyor;
“Yunanistan Kardak kayalığına asker çıkarmamıştır…”
O zaman kim doğru söylüyor?
Bizim gazeteler ile özel televizyonlar mı yoksa Yunanistan’ın Ankara Büyükelçisi mi?
Haydi biz söyleyelim: Kardak kayalığına çıkanlar Yunan milisleri…
Tüm bunlar bir yana ‘Ege sorunu’, hem Türkiye’de hem de Yunanistan’da ‘iç politika malzemesi’ olarak kullanılır yıllardır. İki tarafın polıtıkacıları iç politikada sıkıntıya düştükleri zaman ‘Ege sorunu’na sarılıp ‘medya rüzgârı’nı da yanlarına alarak ‘savaş çığlıkları’ atmaya başlarlar.
Sonunda ne olur?
Büyük patron Washington devreye girer ve her ikisini de “Susun artık, bu kadar oyun yeter” diyerek köşelerine çeker. Kardak fırtınası böylece biter…
Türk ve Yunan halkı bu olup bitenlere nasıl bakar, nasıl yorum yapar?
Aşırı ırkçı olmayanlar, ‘barışı, demokrasiyi’ savunanlar, ayakları yere basanlar şöyle der:
“Biz bu oyunları hep gördük ve yaşadık…”
Şu günlerde Yunanistan’ın yeni başbakanı Kostas Simitis hayli sıkıntılı. Açıklamaları dikkatle okunursa ortaya çıkan gerçek şu:
“İç politikanın kurbanı oldum…”
★ ★ ★
Her iki tarafın ‘bayrak dikme savaşı’ sanırız üç-dört gün daha sürecek…
Yunanistan’ın yeni başbakanı Kostas Simitis şöyle bir koltuğuna iyice yerleşsin, bizim Tansu Çiller Hanım da hafta sonuna dek görevi kimseye vermesin. İşte o zaman ‘bayrak dikme savaşı’ kendiliğinden bitecektir…
Ekonomilerini IMF’ye teslim etmiş topluluklann kimileri savaşla, kimileri futbolla oyalanır…
Ben Türk ve Yunan meslektaşlarımızın ‘bayrak dikme yarışı’nı gülerek izliyorum…
Kendi kendime de şöyle diyorum:
“Türkiye’deki gazeteci arkadaşlarımız savaş çığırtkanlığı yapacakları yerde biraz da kendileri için bir şeyler yapsalar ya! Örneğin, çalıştıktan gazete ve televizyonlarda sendikal örgütlenmeyi sağlasalar daha iyi bir iş yapmış olmazlar mı?”