Türkiye’de düşünce, ifade ve basın özgürlüğü mücadelesi kapsamında meslektaşlarımıza yönelik sansür, tehdit-şiddet, gözaltı-yargılama, özlük haklarında yaşanan kayıplar ile haberlerde yapılan manipülasyonları kayıt altına aldığımız ve her ay kamuoyuna duyurduğumuz ‘Medya İzleme Raporu’nun 39’uncusunu tamamlayarak sizlerle paylaşmaktayız.
Tek başına iktidarının 20’nci yılına yol alan AKP’nin, basın özgürlüğü ve halkın doğru haber alma hakkına karşı düşmanca yaklaşımı son bir yıldır yok edici düzeye ulaşmış durumda. Karşı karşıya olduğumuz tablo: Basın mensuplarının evlerinin önünde, sokaklarda darp edilmesi ya da ‘yetkili ağız’lar tarafından tehdit edilmesi; basın-yayın kuruluşlarının büyük çoğunluğu ekonomik çıkar ilişkileri çerçevesinde iktidara bağımlılıklarından kaynaklı halkın gözünden temel sorunların kaçırılması; halkın gündeminin konuşulduğu sosyal medyayı, yetmemiş olacak ki daha da kısıtlama arayışları; kamu yayıncılığının adresi olan TRT’nin, Gülen Cemaati’nden sonra şimdi de AKP içindeki SETA’cılar ve Turkuvazcılar arasında pay edilmesi.
İktidarın, gazetecilere yönelik saldırılara sessiz kalmasından, ‘ürettiği medya’daki yalanları adeta Yalan Rüzgarı gibi kesintisiz yayınlaması ve ‘ilelebet iktidar’ uğruna basın özgürlüğü karşıtlığı açısından sicili kabarık isimleri yetkilendirmesi, Türkiye’de başta basın özgürlüğü olmak üzere anayasal haklarımızı yok etmeyi hedeflediğini göstermektedir.
İktidarın tek çıkış yolu olarak gördüğü baskı ve şiddeti yaygınlaştırma ve bu yolda Türkiye’yi büyük bir yangın yerine dönüştürme amacını engellenmenin yegâne yolu, her zaman olduğu gibi düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünü sonuna kadar savunanların yoludur.
Haberciliğin özgürce yapılabildiği, gerçeklerin halktan gizlenmediği, basının iktidarların değil halkın sözcüsü olduğu zaman bu yangın da sönmeye başlayacaktır.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Yönetim Kurulu