AB temsilcisi Fule STK temsilcileriyle görüştü…

Avrupa Birliği komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Stefan Fule, AB Bakanı Egemen Bağıs ile görüşmeden önce dün (12 Temmuz Salı) Ankara'da bazı sivil toplum kuruluşlarının başkanları ile bir araya gelerek değerlendirmede bulundu.
Değerlendirme toplantısına davet edilen Çağdaş Gazeteciler Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği, Çağdaş hukukçular Derneği, LGBTT Genel Başkanları ile Diyarbakır Barosu Başkanı ve Kadın Platformu Başkanı katılarak kendi alanları ile ilgili konularda görüşlerini açıkladılar.
AB Türkiye Delegasyonu Temsilcisi Büyükelçi Marc Pierini'nin de hazır bulunduğu görüşmede Ahmet Abakay özetle şu değerlendirmeyi yaptı:
"Ben hem ÇGD Genel Başkanı ve aynı zamanda Türkiye'de yurt çapında ve yerel düzeyde toplam 93 basın meslek kuruluşunun oluşturduğu Gazetecilere Özgürlük Platformu'nun dönem sözcüsü olarak konuşuyorum.
Türkiye'de basın, düşünce ve ifade özgürlüğü iktidarın ağır baskısı altındadır. Halen 70 gazeteci cezaevlerinde bulunuyor.3000 dolayında dava mahkemelerde devam ediyor. Ahmet Şık, Nedim Şener, Mustafa Balbay simge isimler olarak biliniyor. Ertuğrul Mavioğlu, PKK liderlerinden Karayılan ile röportaj yaptığı için birkaç gün önce yargı önündeydi. Cezaevlerindeki gazetecilerin büyük bölümü TMY nedeniyle yazdıkları yazılar suç sayılarak cezaevlerinde bulunuyor.
Hükümet ve Başbakan için Türkiye'de bu konuda hiçbir sorun yok. Başbakan cezaevindeki gazetecileri terörist, Ahmet Şık'ın basılmadan toplatılan kitabını bomba imalatı malzemesi olarak değerlendiriyor. Bu doğru değildir, söz konusu kişilerin tümü gazetecidir ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yargılanmaktalar, cezalandırılmaktalar.
Bu baskılar beraberinde ülkede ağır bir otosansür iklimi yaratmıştır. DGM’ler, ‘Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri’ olarak devam ediyor. Yargı bağımsız değil, iktidarın denetimi altındadır. AB olarak sizler, düşünce basın ve ifade özgürlüğünün bu zorlu, baskı altındaki durumu karşısında çifte standart, utangaç tutum içinde bulunuyorsunuz. İktidarın baskısı karşısında gazetecilerin durumuna da üzüntü duyduğunuzu ifade ediyorsunuz. Burada iki doğru olmaz. İlerleme raporlarında hem hükümetin iyi yolda olduğunu hem de ifade özgürlüğü alanındaki endişenizi söylüyorsunuz. Bu alanda tarafsız pozisyonda kalamazsınız. Bu tutumunuz nedeniyle Türkiye'de, hükümete angaje olmuş gazetecilerin, yazarların dışındaki geniş bir entelektüel kesimin algısı şudur, ki ben de bu görüşteyim: ‘AB Türkiye’de özgürlükleri değil, bu olumsuz manzaranın yaratıcısı AKP iktidarını destekliyor. İktidarı
değil, özgürlükleri (ki bunlar AB kriterleridir) savunmanızı bekleriz’.
Stefan Fule, bu değerlendirmeyi yanıtlarken, “Açık konuştuğunuz için teşekkür
ediyorum. Bundan sonraki ilerleme raporlarında daha farklı ve daha net görüşler ve tavırlar olacağını bilmenizi isterim." dedi.